Merhabalar ! İsmin Elif ama siz bana kısaca "Elf" diyebilirsiniz. Bu ilk bloğumda sizlerle birlikteyim ve cidden yazarak bile böyle paylaşımlar yapmak insanı çok heyecanlandıran bir durummuş. 😊
Evet o halde koltuklarınıza oturduysanız başlayalım Final Fantasy XIV ile ilgili görüşlerime... Öncelikle sanırım oyun ile nasıl tanıştığımın hikayesini anlatmam daha uygun olacaktır. Aslında hikaye bundan yıllar öncesine dayanıyor. Yanlış hatırlamıyorsam 2006 yılıydı. O zamanlar sessiz sakin ama ama içten içe, içindeki küçük kızı susturan ve masum bir imaj çizen bir karaktere sahiptim. MMORPG oyunların doruk dönemleriydi ! Herkes " +9 bastım, Hoba dolunay düşürdüm veya süper itemlar düşürdüm" gibisinden muhabbetler çeviriyorlardı ve ben bu muhabbetlere çok uzaktım. Daha doğrusu MMO mantığına çok uzaktım. Taki hayatımı karartan o oyuna başlayana dek ! O oyunun adı World Of Warcraft idi.
Başladığım güne hala dönüp lanet ederim. Nedenini WoW'un sıkı oyuncuları bilir aslında. Oyun insanın bünyesinde bir kanser etkisi oluşturmakta. Ne kadar bırakmaya çabalarsan çabala en fazla 5-6 ay onsuz yaşayabiliyorsunuz. Bir bağımlılıktır wow. 😔
Lakin ne kadar hayatımı karartırsa karartsın Wow'a başladığım dönemlerde ruhuma MMO sevgisini aşıladı ve her oynadığım MMO oyunda Wow'dan bir şeyler aradım. Aslında Wow ile ilgili giriş yapmamın tek sebebi, Final Fantasy XIV'nin WoW'un bedenimde oluşturduğu büyük boşluğu çok güzel doldurmasıydı. O halde geçelim oyunun incelemesine ^^
Nasıl Bir Şey Bu Final Fantasy XIV
Öncelikle yanlışsam düzeltin oyunun yapılış sürecindeki hikayesine pek hakim değilim. Ama oyun ilk çıktığı yıllarda daha beta sürecindeyken skandallara imza atmıştı. Beta zamanında oynayan oyuncular oyunu göme göme bitiremiyorlardı. Oyun ilk çıktığı zamanlarda da çok kötü eleştiriler almış ve oyuncular tarafından hiç sevilmemişti Final Fantasy XIV. Oyun kaderine terk edilmiş ve serverlar ölü denecek kadar boştu. Bu boşluk oyunun süper bir şekilde elden geçirilip Final Fantasy: REALM REBORN yani realm'ın yeniden doğuşu adını alana dek sürdü ! Bu kez çıkış yaptığında oyuncuların aklındaki bütün eksikler giderilmiş ve muhteşem bir oyun olarak piyasaya çıkmıştı. Realm Reborn, 1.0 versiyonu olarak bilinen 2010 versiyonunun yeniden yapımı olsa bile hikayesel olarak devamıydı. Orijinal versiyonu oynayanların çeşitli bonuslarla başlayacağı yeni Final Fantasy XIV, yeni oyunculara ve eski oyuncularına neler sunuyordu peki? Aslında şu noktada benim pek de detaylarını bilmediğim kısımlara giriyoruz. Dilerseniz ilerleyen zamanlarda araştırıp sizlere bununla ilgili daha detaylı bilgiler sunabilirim. O halde geçelim benim oyunu incelememe !
Kişisel izlenimlerim.
Konuya direk dalacağım. Eğer ki MMO oyun arıyorsanız, bu oyuna en azından Steam üzerinden bir göz atın derim. Oyunda şuanda güncel olarak 1 DLC ve 2 ek paket (Shadowbringers haziran sonunda çıkacak) mevcut. Dip not olarak geçmek isterim ki bir çoğumuzun merak ettiği kısım da budur, ek paketlerin toplam fiyatları aşağı yukarı bu yazıyı yazdığım noktada 300-350₺ arası bir fiyat tutacaktır. Ve ayrıca oyunun Pay2Play olduğunu da eklemem gerek. Oyunun aylık 13 Dolar gibi bir oynama ücreti var. Ve kesinlikle Türk oyuncu potansiyelinin en az olma noktası da bence bu. Oyunlara 300-350₺ harcayan birisi ayrıca oyuna aylık supscription vermek istemeyecektir ülkemizde. Lakin şu detayı eklememe izin verin. Oyunu Steam üzerinden 35 level'a kadar ücretsiz bir şekilde deneye bileceksiniz.
Oyunun dünyasına gelelim. Final Fantasy evrenine çok hakim değilim. Benim gibi hakim olmayan kişilere de söyleyeceğim şey, kesinlikle ilk başladığınızda çok büyük zorluklar yaşayacaksınız. Mesela ben oyuna ilk başladığımda harita sistemini çözene kadar çok büyük sıkıntılar yaşadım ve çok net bir şekilde; "Ben ne satın aldım... Ben ne yaptım" gibi soruların içeresinde buldum kendimi. Lakin alışılıyor. Hem de çok güzel alışılıyor. Oyunun savaş mekanikleri ve akıcılığı sizi oyuna bağlamaya yetiyor. Ayrıca meslek sistemine bayıldım bayıldım bayıldım ! ♥
Oyunda en sevdiğim kısım ise diğer MMORPG'lerde (en azından benim oynadıklarımda) olmayan bir özelliğin olması ! Tek karakterde bütün classları toparlayabiliyor ve istediğiniz zaman tek tuşla diğer classları oynayabiliyorsunuz ! Benim gibi rol yapmayı seven kişiler için çok hoş bir velinimet bu ^^
Durum böyle olunca leveling işine'de el atmış yapımcılar. Çünkü malum tek karakter ile bütün classları kasmaya çalıştığınızda EXP sıkıntısı yaşamaya başlaya bilirdiniz. Bunun için çok güzel ve akıllıca bir sistem üretilmiş. 70 level büyücü kastınız diyelim. Ve 1 level bir savaşçı açtınız. İlk 60 levelda yapacağınız zindanlar, açık dünyadaki yan görevler ve katletmeler size %100 exp boost veriyor. 60'dan sonra 70 level'a kadar ise %50 boost veriyor.
Peki Oyunun Ömrünü Kısaltan Etmenler Neler ?
Cevap vermesi en zor sorulardan birisi bu bence. Çünkü herkesin zevkine kimse karışamaz ! Şaka bir yana oyunda sevmediğim birkaç şeyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Evet o halde koltuklarınıza oturduysanız başlayalım Final Fantasy XIV ile ilgili görüşlerime... Öncelikle sanırım oyun ile nasıl tanıştığımın hikayesini anlatmam daha uygun olacaktır. Aslında hikaye bundan yıllar öncesine dayanıyor. Yanlış hatırlamıyorsam 2006 yılıydı. O zamanlar sessiz sakin ama ama içten içe, içindeki küçük kızı susturan ve masum bir imaj çizen bir karaktere sahiptim. MMORPG oyunların doruk dönemleriydi ! Herkes " +9 bastım, Hoba dolunay düşürdüm veya süper itemlar düşürdüm" gibisinden muhabbetler çeviriyorlardı ve ben bu muhabbetlere çok uzaktım. Daha doğrusu MMO mantığına çok uzaktım. Taki hayatımı karartan o oyuna başlayana dek ! O oyunun adı World Of Warcraft idi.
Başladığım güne hala dönüp lanet ederim. Nedenini WoW'un sıkı oyuncuları bilir aslında. Oyun insanın bünyesinde bir kanser etkisi oluşturmakta. Ne kadar bırakmaya çabalarsan çabala en fazla 5-6 ay onsuz yaşayabiliyorsunuz. Bir bağımlılıktır wow. 😔
Lakin ne kadar hayatımı karartırsa karartsın Wow'a başladığım dönemlerde ruhuma MMO sevgisini aşıladı ve her oynadığım MMO oyunda Wow'dan bir şeyler aradım. Aslında Wow ile ilgili giriş yapmamın tek sebebi, Final Fantasy XIV'nin WoW'un bedenimde oluşturduğu büyük boşluğu çok güzel doldurmasıydı. O halde geçelim oyunun incelemesine ^^
Nasıl Bir Şey Bu Final Fantasy XIV
Öncelikle yanlışsam düzeltin oyunun yapılış sürecindeki hikayesine pek hakim değilim. Ama oyun ilk çıktığı yıllarda daha beta sürecindeyken skandallara imza atmıştı. Beta zamanında oynayan oyuncular oyunu göme göme bitiremiyorlardı. Oyun ilk çıktığı zamanlarda da çok kötü eleştiriler almış ve oyuncular tarafından hiç sevilmemişti Final Fantasy XIV. Oyun kaderine terk edilmiş ve serverlar ölü denecek kadar boştu. Bu boşluk oyunun süper bir şekilde elden geçirilip Final Fantasy: REALM REBORN yani realm'ın yeniden doğuşu adını alana dek sürdü ! Bu kez çıkış yaptığında oyuncuların aklındaki bütün eksikler giderilmiş ve muhteşem bir oyun olarak piyasaya çıkmıştı. Realm Reborn, 1.0 versiyonu olarak bilinen 2010 versiyonunun yeniden yapımı olsa bile hikayesel olarak devamıydı. Orijinal versiyonu oynayanların çeşitli bonuslarla başlayacağı yeni Final Fantasy XIV, yeni oyunculara ve eski oyuncularına neler sunuyordu peki? Aslında şu noktada benim pek de detaylarını bilmediğim kısımlara giriyoruz. Dilerseniz ilerleyen zamanlarda araştırıp sizlere bununla ilgili daha detaylı bilgiler sunabilirim. O halde geçelim benim oyunu incelememe !
Kişisel izlenimlerim.
Konuya direk dalacağım. Eğer ki MMO oyun arıyorsanız, bu oyuna en azından Steam üzerinden bir göz atın derim. Oyunda şuanda güncel olarak 1 DLC ve 2 ek paket (Shadowbringers haziran sonunda çıkacak) mevcut. Dip not olarak geçmek isterim ki bir çoğumuzun merak ettiği kısım da budur, ek paketlerin toplam fiyatları aşağı yukarı bu yazıyı yazdığım noktada 300-350₺ arası bir fiyat tutacaktır. Ve ayrıca oyunun Pay2Play olduğunu da eklemem gerek. Oyunun aylık 13 Dolar gibi bir oynama ücreti var. Ve kesinlikle Türk oyuncu potansiyelinin en az olma noktası da bence bu. Oyunlara 300-350₺ harcayan birisi ayrıca oyuna aylık supscription vermek istemeyecektir ülkemizde. Lakin şu detayı eklememe izin verin. Oyunu Steam üzerinden 35 level'a kadar ücretsiz bir şekilde deneye bileceksiniz.
Oyunun dünyasına gelelim. Final Fantasy evrenine çok hakim değilim. Benim gibi hakim olmayan kişilere de söyleyeceğim şey, kesinlikle ilk başladığınızda çok büyük zorluklar yaşayacaksınız. Mesela ben oyuna ilk başladığımda harita sistemini çözene kadar çok büyük sıkıntılar yaşadım ve çok net bir şekilde; "Ben ne satın aldım... Ben ne yaptım" gibi soruların içeresinde buldum kendimi. Lakin alışılıyor. Hem de çok güzel alışılıyor. Oyunun savaş mekanikleri ve akıcılığı sizi oyuna bağlamaya yetiyor. Ayrıca meslek sistemine bayıldım bayıldım bayıldım ! ♥
Oyunda en sevdiğim kısım ise diğer MMORPG'lerde (en azından benim oynadıklarımda) olmayan bir özelliğin olması ! Tek karakterde bütün classları toparlayabiliyor ve istediğiniz zaman tek tuşla diğer classları oynayabiliyorsunuz ! Benim gibi rol yapmayı seven kişiler için çok hoş bir velinimet bu ^^
Durum böyle olunca leveling işine'de el atmış yapımcılar. Çünkü malum tek karakter ile bütün classları kasmaya çalıştığınızda EXP sıkıntısı yaşamaya başlaya bilirdiniz. Bunun için çok güzel ve akıllıca bir sistem üretilmiş. 70 level büyücü kastınız diyelim. Ve 1 level bir savaşçı açtınız. İlk 60 levelda yapacağınız zindanlar, açık dünyadaki yan görevler ve katletmeler size %100 exp boost veriyor. 60'dan sonra 70 level'a kadar ise %50 boost veriyor.
Peki Oyunun Ömrünü Kısaltan Etmenler Neler ?
Cevap vermesi en zor sorulardan birisi bu bence. Çünkü herkesin zevkine kimse karışamaz ! Şaka bir yana oyunda sevmediğim birkaç şeyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
- Kendini tekrar eden ve sıkıcılaşan savaşlar. Aslında oyun içi savaşlar çok keyifli. Ama belli bir yerden sonra tekdüze hissettiriyor.
- Diğer bir sevmediğim ama aslında aynı zamanda sevdiğim de bir özelliğe geldik. Kafanız karıştı biliyorum. Ama açıklayınca anlayacaksınız beni. Oyunun PvP sistemi çok çok kötü. Aslında bu benim için iyi bir şey. Çünkü PvP insanı değilim ben ^^ Ama PvP seven bir insan için oyun işkence noktasına gelebiliyor. Oyunda PvP yok değil. Var. Ama keşke olmasaymış dedirten cinsten. Duello yapabilmek için arkadaşınızla öncelikle PvP haritasına açan quest zincirini yapmanız daha sonrasında ise Duello atılabilen belli bir alana gitmeniz gerekiyor. Aynı zamanda bu yerden Battleground değimiz PvP kapışmalarının olduğu yerler de açılıyor. Ama dediğim gibi. PvP si çok kötü durumda oyunun. Ayrıca söylemeliyim ki açık dünya PvP oyunda mevcut değil. Oyunda dostluk kardeşlik kol geziyor ^^ (Şaka ya tmm :(
- Oyunun harita sistemi insanı zıvanadan çıkartıyor.
- Leveling zindanları da ilk başlarda çok keyifli olsa da, sonraları çok sıkıcılaşıyor. Çünkü ister 60 level olun ister 70 level, 10-15 level zindanlarına bile seviyeniz düşürülerek sokuluyorsunuz. (ekleme daha sonrasında 60-70 rastgele zindan bulma olayı da geliyormuş sori)
Peki Oyunun İyi ve Can Alıcı Yanları Neler ?
- Final Fantasy XIV'de görev veya zindan yapmaktan sıkıldığınızda yapabileceğiniz çok fazla etkinliğiniz var. Mesela Fate ismi verilen baskınlar. Çok çeşitli fateler var ve herbirini yapması ayrı keyifli.
- Oyundaki Level Sync olayı. Yani level dengeleme olayı. Düşük bir level zindana sizden çok düşük level arkadaşlarınızla beraber girebilmenize olanak sağlayan muhteşem bir sistem.
- PvE'si çok çok güçlü bir oyun ! Açıklamama gerek yok sanırım.
- Transmog sisteminin bulunması ! Transmog sistemi Wow'da da çok sevdiğim bir özellikti. Güzel envanterler oluşturmada ve kozmetiksel açıdan hoş görünmeniz sizin elinizde.
- Pay2Win içeriklerinin olmaması. Oyun içersinde bir shop bile yok. Mogstation isimli Squarenix'in sitesinden alışveriş yapabiliyorsunuz. Orada da sadece kozmetik, mount ve level boosting hizmetleri var.
- Oyunda muhteşem arkadaşlıklar kurabiliyorsunuz. Her MMO'da arkadaşlık kuruluyor eminim ki ama bu oyun üst seviyede.
- Meslek sistemi muhteşem !
Peki Benim Oyuna Kişisel Puanım Kaç ?
Son Noktam
Bir MMORPG oyuncusu iseniz ve büyük bir boşluk içindeyseniz kesinikle denemenizi şiddetle tavsiye etmekteyim. Lakin PvP Gönüllüsü iseniz mutlaka denemeyin derim.
Yorumlar
Yorum Gönder